Özellikle 30 yaş ve üstünün yani ekonomik gücü elinde olan insanların çoğunluğunun 7/24 aktif olduğu mecra olan Facebook’a reklam verirken, verdiğiniz reklamın boşa gitmemesi için doğru hedef seçimi nasıl yapılır? sorusunun cevabını sizlerle paylaşmak istiyorum. Günümüzde internet üzerinden e-ticaret yapan veya yaptıkları işi ve yerlerini insanlara tanıtmak amacını güden kişi veya firmaların en az Google Adwords kadar etkili olan facebook reklamlarını verirken nelere dikkat etmeleri gerektiğini sizlere anlatmaya çalışacağım. Facebook reklamlarınızın geri dönüşünün yeterince sağlanması için dijital pazarlama segmentasyonunuza uygun şekilde hedefleme yapmanız gerekiyor. Gelin bu hedefleme seçeneklerine hep beraber göz atalım.

• Konum ve Cinsiyet Seçimi

Facebook hedeflemesinde en temel seçim konum ve cinsiyet oluyor. Özellikle danışan firmanız tüm Türkiye’de veya dünyada etkinlik göstermiyorsa reklam hedeflemenizde bu seçimi yapmak ilk işiniz olmalı. Hedeflediğiniz konum seçiminden sonra, hedef kitlenizin yaşı ve cinsiyetini rahatlıkla seçebilirsiniz. Dil ile ilgili seçiminizi yaptıktan sonra biraz daha detay içeren diğer demografik özelliklerin seçimini yapabilirsiniz.

• Detaylı Demografik Özelliklerin Seçimi

Detaylı demografi seçiminde Facebook sizlere çok güzel seçenekler sunuyor. Bunlardan bazıları Türkiye için kullanışlı değil. Örneğin etnik köken, ve politics Türkiye için verimli sonuçlar doğurmuyor. Relationship kısmı ile ilişki durumu seçilebiliyor. Evli, nişanlı bekar gibi seçimler doğru hedef kitleyi bulurken kullanacağınız kriterler arasında. Eğitim durumu olmazsa olmazımız. Work kısmında ise iş yeri ünvanlarına kadar hedefinizi daraltabilirsiniz. Benim özellikle eskrim reklamları için kullandığım seçenek ise parents. Burada aileleri ve sahip oldukları çocukların yaşlarına göre segmente edebiliyorsunuz. Bu da aslında çocuklara yararlı hizmet veya ürün sunuyorsanız onların ailelerine direk ulaşmak için kullanabileceğiniz en güzel yol oluyor.

• İlgi Alanları

İlgi alanları hedefleme seçenekleri, Facebook kullanıcıların takip ettikleri sayfalara göre optimize edilmiş bir seçenek olarak karşımıza çıkıyor. Çok geniş seçeneklere sahibiz. Örneğin ilgi alanları eğlence olan insanlardan tutun alışveriş ve iş hayatına kadar onlarca alan seçimi sizleri bekliyor. Özellikle ana kategori seçimine ek olarak çok detaylı alt kategorilere inme şansı da sunuluyor. Yiyecek içecek seçeneğinin altında, restoranlara ve sonrasında ise kafelere ilgi duyan bir segmentasyona bile ulaşmanız mümkündür.

• Alışkanlıklar

Alışkanlıklar kısmında kullanıcı davranışlarına göre segmentasyon seçenekleri mevcut. Örneğin mobil kullanıcılarını seçebilirsiniz, hatta kullandığı markaya kadar özelleştirebilme şansına sahipsiniz. İhtiyacınız olan Apple ürünleri kullananlara ulaşmak ise, işletim sisteminden ios seçmeniz yeterli olmakta. Sadece teknik konular değil sosyal hayat ile ilgili seçimler de sizler için sunulmuş: tatile gitmeyi planlayanlar veya dijital ortamın çılgın oyun severleri gibi.

• Bağlantılar

Bağlantılar kısmında daha önceden yarattığınız bir kitle ve bu kitle ile ilgili kişilere tekrardan ulaşma şansına sahipsiniz. Örnek vermek gerekirse sadece Facebook fan sayfanızı beğenenlere veya onların arkadaşlarına ulaşma şansına sahipsiniz.

Yukarıda da gördüğünüz gibi segmente ettiğiniz hedef pazarınıza ulaşmak için Facebook reklamları sizlere kullanabileceğiniz çok faydalı araçlar sunmakta. Bunlara ek olarak elinizde bulunan e-mail listelerini, Facebook id’lerini direk reklam kitlesi olarak seçebilir ve bu segmentasyon seçenekleri ile elinizdeki bu kitleyi daha rafine bir hale getirebilirsiniz.

Hedef kitlenize ulaşıp başarılı kampanyalara imza atmanız dileğiyle. Unutmayın aklınıza takılan sorular için aşağıda bulunan yorum formumuzu kullanabilirsiniz.

Arama motorları şüphesiz ki web sitenizin ziyaretçi alması için çok büyük önem taşır. Sitelerden ürün satışının %40’ı Google gibi arama motorları sayesinde gerçekleşmektedir. Sizlerde sitenizi Google’da üst sıralara taşıyarak, firmanızın tanıtımını daha iyi yapmış ve satışlarınızı %40 oranla artırmış olursunuz.

Ayrıca, arama motorları sayesinde kullanıcılar doğrudan ürün almak için web sitesinin içeriğinden faydalanabilir. İşte arama motoru robotlarının web sitenizi beğeneceğinden emin olmak için kullanabileceğiniz 9 ipucu.

1. Yüksek bir yükleme hızına sahip olduğunuzdan emin olun

Yüksek yükleme hızı yalnızca SEO için değil aynı zamanda iyi bir UX için de çok önemlidir. Kullanıcılar içeriğin göz atmaya çalıştıkları bir web sitesinde gösterilmesini beklemekten hoşlanmazlar ve bu yüzden arama motorları web tarayıcıları da buna dikkat ederler. Sayfanın hızlı yüklenmesini; sunucunun daha hızlı yanıt üretmesiyle, sayfalandırma veya sonsuz kaydırma eklemesiyle, img etiketi için imgsrc özelliğiyle, kaydırırken resimlerin yüklenmesiyle, CSS ve JS komut dosyası boyutlarını düşürmeyle, stil sayfalarını veya komut dosyalarını yüklemeyle sağlayabilirsiniz. Sayfa yükleme hızını test edebilirsiniz. Daha genel bir bilgi edinmek için uygulamanızı değişik türde bağlantılarda test etmeyi unutmayın.

2. Sayfa işaretlerini takip edin

eyJ4MSI6MiwieDIiOjE3NzksInkxIjozMywieTIiOjEwMzUsInciOjE3NzgsImgiOjEwMDJ9

Sayfa işaretleri, web tarayıcılarına web sitenizin nasıl yapılandırıldığına dair bir fikir verir. Sayfa işaretlerinin e-ticarette en belirgin kullanım alanı, belirli bir bağlantıya tıklanmasına sebep olan ürünün kategorisini göstermektir.

3. Web sitenizde metin olduğundan emin olun

Metin, bilgisayarların ve arama motoru robotlarının toplaması en kolay türden bir bilgidir. Guardian veya New York Times gibi web siteleri çoğunlukla makale sunduğu için oldukça kolaydır, ancak ürün fotoğrafları içeren e-ticaret sitelerinde durum daha farklıdır. Her bir ürünün eşsiz benzersiz bir açıklaması olduğundan emin olmak gerekir. E-ticarette SEO’yu iyileştirmenin bir başka yolu da uygulamanızın güncellemelerini paylaşacağınız bir blog açmaktır. Uygulamanızda ne kadar çok metin olursa, web sitenizdeki içeriği toplamak ve paylaşmak o kadar kolay olur.

4. Uygulamanızın öncelikle mobil olduğundan emin olun

Mobil, bu günlerde web’te önemli bir platform. TechCrunch’a göre internet trafiğinin % 51’ini mobil cihazlar oluşturuyor. Uygulamanızın mobil cihazlara uygun olduğundan emin olmak için, web sayfanızın mobil, tablet, masaüstü veya yüksek DPI ekranlı cihazlara ayarlanabilmesini sağlayacak duyarlı tasarımlar uygulamanız gerekir.

5. Uygulamanızı PWA yapın

Aşamalı Web Uygulamaları (PWA), Google tarafından yerel uygulamaların web uygulamaları için sunulan yeni bir teknolojidir. Çoğunlukla, ayrı bir uygulama oluşturmak zorunda kalmadan daha doğal bir deneyim sağlayabilecek bir uygulama ve tezahür dosyanızın içeriğini önbelleğe alan bir JavaScript web kullanıcısından oluşurlar.

6. Resimlerinizi mümkün olduğunca küçük boyutlu yapın

Görüntüler, web’in en temelini oluşturuyor. Instagram, görüntülerin tek içerik olduğu bir platform oluşturan şirketlerden biridir. Görüntüleri kullanmanın dezavantajı, onları düzgün sıkıştırmazlarsa çok fazla alan ve bant genişliği kaplamasıdır. Tüm meta etiketlerini kaldırmak ve kalitesini düşürmek için ImageMagick gibi araçlar kullanın, resimlerinizi JPEG formatına dönüştürün (şeffaf değillerse). Bu sayede kullanıcı resime odaklanmadıkça yakınlaştırsa bile çıplak gözle farkı göremez. Ayrıca, resimlerin çok büyük boyutlu olmadığından emin olmak da gerekir. Taşınabilir cihazlarda takip edilen bloğunuza 15Mpx’lik bir fotoğraf koymanın bir anlamı yok.

7. Farklı dillerden çevirilere yer verin

Web arama motorları farklı dillerde içerik için farklı linkler koymanızı ister. Başvurunuz birçok farklı dilde sunuluyorsa, onlara giden yolları çevirmeniz iyi olur, örneğin:

https://www.my-website.co/products/t-shirts/fox-cool-designer – İngilizce versiyon
https://www.my-webstie.pl/produkty/t-shirts/lis-fajny-projektant – Lehçe versiyon

Buna ek olarak, sitenize hreflang etiketleri eklemek, web tarayıcılarına belirli bir kısayol sağlar.

8. Uygulamanız için site haritası oluşturun

A person holding a pen over an Coaching Illustration

Bir site haritası, uygulamanızda bulunan URL’lerden oluşan bir XML dosyasıdır ve bunu oluşturmak oldukça kolaydır. Bu işlem, arama botlarının web sitenizi taramasını basitleştirir. Ayrıca, her bir bağlantının ağırlığını veya arama motorları tarafından kontrol edilmesi gereken frekansı da ayarlayabilirsiniz.

9. Oluşturduğunuz içeriğin erişilebilir olmasına dikkat edin

Resimlere alt özellikler ekleyerek veya daha büyük sayfalar için içindekiler tablosu ekleyerek sitenizi bir üst seviyeye taşıyabilirsiniz. Yapabileceğiniz bir diğer harika şey, ses ve video dosyalarınız için transkripsiyon eklemektir. Yani ses ve videolardaki metinleri yazıya dökmek. Önceden dediğimiz gibi, daha fazla metin, arama motoru botlarının web sitenizi dizine eklemesini kolaylaştıracaktır.

Bu dokuz basit ipucu sayesinde, web sitenizi arama motoruna kolaylıkla tanıtabilir ve sonuç olarak erişilebilirliğini, performansını ve alınan dönüşüm oranını artırabilirsiniz.

Son dönemlerde dünyada olduğu gibi ülkemizde de meşhur olan youtuber olmak ve youtube kanalı açma modasını nasıl takip edeceğinizden ve kanalınıza nasıl takipçi çekebileceğinizden bahsedeceğim.

Toplamda 10 senelik bir geçmişe sahip olan Youtube, dakikada 300 saatlik içerik yüklemesiyle en çok ziyaret edilen ilk üç sitede yer alıyor. Dolayısıyla sadece kendi branşında değil, internetin en büyük kartelleri arasında elde ettiği itibarını muhafaza ediyor.

Günümüz internet aleminin içinde oyuncular, sporcular ve muhabirler gibi sadece Youtuber bir kesim de var. Özellikle son senelerde yaptığı güncellemeler ve içerik sağlayıcılara finansal desteğin önünü açmasıyla Youtube, içerik açısından yoğunluk, hacim ve detay bazında rakiplerini açık ara geride bırakıyor.

Fakat ilginçtir; Youtube, sosyal medya optimizasyonunda en fazla ihmal edilen platformlardan birisi.

Bu kadar güçlü bir platformun sosyal medya optimizasyonları arasında noksan kalmasına gönlümüz el vermedi.

Dolayısıyla buyurun:

Youtube’da kitle oluşturma ve arttırmanın yolları nelerdir?

Oyunun kuralları çok basit; Youtube’da viral olmak için videolarınızın daha fazla görüntülenmesi gereklidir. Diğer platformlara nazaran Youtube’da avantajınız daha fazla. Çünkü insanlar okumak değil, izlemek ve dinlemek istiyorlar, tiyatral bir gösteri bekliyorlar, yorulmak istemiyorlar. Yani makale-bloglar ile karşılaştırıldığında video-blogların yayın akışı açısından dolaylı olarak daha kayda değer olması ihtimaldir.

Son güncellemeler sayesinde pek çok sosyal medya platformunda içeriğin niceliğine nazaran niteliği önemsenir. Youtube’da ise nicelik-nitelik eşitliği vardır. Çünkü kanalınız bir günde 10 tane video ile 10 izlenme alabilir fakat 1 video ile 10 izlenme almak zordur. Dolayısıyla nicelik konusunda istikrarlı olun, en azından haftada 1 video girişi yapın. İstikrar ve çalışkanlık, her sosyal medya platformunda olduğu gibi Youtbe’da da mutlak başarıyı getirecektir

İzlenme oranının yükseltimesinin bir faktörü de abone sayısını (subscriber) arttırmaktır. Bunun en kolay yolu ise Youtube’un CTA’sı (aksiyon çağrısı) olan açıklama (annotation) eklemektir. Bu CTA modeli butonlar, tıklandıklarında izleyiciyi anında kanal abonesi yaparlar ve bir başka video’ya (yeni içerik) yönlendirerek abonenin memnuniyetini garantilerler. Tam anlamıyla başarılı Inbound metodoloji prototipi!

İstatistikler, annotations sayesinde bir kanalın %200’e kadar abone kitlesinin artabileceğini söylüyor. Tabi, ilk başta kullanılan annotation’ın verimini aynı başarı seviyesinde ilerletmesi beklenemez. Fakat her halükarda, annotation kullanmamak için bir sebep yok; aksine, kullanmanız için tatmin edici sebepler mevcut.

Fakat suyunu çıkarmamak gerekir. Stuffing, video bloglar için de geçerlidir. Tavsiye ettiğimiz Inbound metodolojisi yönteminde biz, kullanıcı deneyimini merkeze alırız. Dolayısıyla kullanıcıyı irite etmemek gerekir. Sayfanızın, videonuzun ya da kanalınızın optimizasyonu muhteşem olabilir ama siz kullanıcıyı rahatsız ediyorsanız, bütün çabalarınız boşa gidecektir.

İşte bir stuffing örneği. Emin olun; içerik beklentiyi fazlasıyla karşılayabilir fakat bu tarz bir stuffing sayesinde her zaman 1-0 geride başlayacaksınız. Ayrıca en son isteyeceğiniz abone kaybı da ihtimaldir.

Çok izleyiciye ulaşmanın bir yolu da izleyicilere, izlediklerini tekrar izletebilmek ve onlara yeni içerikler sunmaktır.

Fakat çoğu kişi, bir kanala abone olmadan önce tatmin edilmek ister. Dolayısıyla diğer içerikleriniz en az bir önceki videonuz kadar tatmin edici olmalıdır;  pek tabii ki daha iyi olması tercih edilir. Dolayısıyla video içeriklerinizin optimizasyonuna dikkat etmelisiniz. Kalite, CTA, süre vs. bunların hepsi önemli değerlerdir. Maalesef ki bu faktörler için kesin bir söylem oluşturulamaz, çünkü içeriğe göre sizden 45 saniyelik videolar da talep edilebilir, 45 dakikalık videolar da.

Bir başka unsur da etkileşimdir. Siz, video yayınlama botu musunuz? Yoksa içerik oluşturan ve bunun hakkındaki düşüncelerinizi dile getirirken diğer insanlar ile etkileşimde de bulunan kanlı canlı bir insan mı?

Aslına bakarsanız sosyal medyada iktidar olabilmenin yegane yolu, kendinizi izleyicinizin, takipçinizin yani kitlenizin yerine koymanız, kısaca empati yapmanızdır. Sizden ne bekliyorlar? Siz bunu ne kadar karşılıyorsunuz? Etkileşiminiz ne durumda?… Bu tarz soruları cevaplandırdığınızda başarının gelişi yakındır.

İnsanların hizmet alacakları firmaları hala en çok google’da aradıkları malum ve bu arama yani google’ın günlük arama motorları 3,5 Milyar kez çalışıyorken bu rakamın e-ticaret sektöründe de olmazsa olmaz olduğu, Google reklamı vermenin öneminin büyüklüğü tartışılamayacağı ve aynı işi paylaşan firmalar arasında büyük bir yarışın olduğunu kimse göz ardı edemez. Google Adwords’te işte tam bu sırada faaliyete başlıyor.

Adwords’ün başlıca yapı taşlarından biri olan anahtar kelime teklifleri olduğunu unutmamak gerekiyor. Bir profesyonelin kesinlikle otomatik teklif verme seçeneğini kullanacağını düşünmüyorum. Eğer ilerde Adwords Yönetimi için ajansla veya uzmanla çalışmaya karar verirseniz bu noktaya dikkat etmenizi öneririm.

Burada normalde manuel teklifi seçmenizi söylemem gerekiyor ama yeni bir Adwords kullanıcısı olduğunuzu düşünerek otomatik teklif seçeneğini tıklamanızı söylüyorum. Reklam bütçeniz aylık 1.000 TL’nin üzerinde ise bir uzmanla çalışmanız bu noktada maliyetleri düşürmek ve kampanyanızdan daha fazla geri dönüş elde etmek için daha mantıklı bir çözüm olabilir.

Aylık 1.000’nin altındaki reklam kampanyaları için şimdilik otomatik teklif seçeneğini seçebilirsiniz.

Günlük reklam bütçenizi girmenizin ardından bir sonraki adıma ilerleyebiliriz.

2. Reklam Grubu: Reklam Metni ve Anahtar Kelime Seçimi

1. Reklam Metni

Arka tarafta ne kadar uğraşırsanız uğraşın potansiyel müşterileriniz tek bir şey görüyor. Böyle düşündüğünüzde reklam metninizin, reklam kampanyanız için ne kadar önemli olduğunu daha iyi anlayabilirsiniz. Bu yüzden reklamınızı yazarken üzerinde zaman harcayın, birden fazla reklam metni hazırlayın ve sürekli daha iyisi için çalışın.

Reklamlarımızı yazarken dikkat etmeniz gereken belli başlı konular var. Bir kere sunduğunuz avantajları mutlaka reklamımıza eklemeliyiz ki potansiyel müşterilerimiz reklamımıza tıklayarak ilk adımı atsın.

Yukarıdaki reklam metni, arama yapanlara aşağıdaki şekillerde gösterilecek.

2. Anahtar Kelime Seçimi

Bu konu üzerine ne kadar yazı yazılsa da sanırım az kalır. Ama bu yazının “İlk Adwords Kampanyası Oluşturma” ile ilgili olduğunu ve sizin de Adwords’e yeni adım atmış bir kullanıcı olduğunuzu düşündüğümüzde ne yazık ki fazla detaya giremiyorum.

Google, bu noktada yeni kullanıclara kolaylık sunarak, reklamınızla alakalı anahtar kelimeleri otomatik olarak size sunuyor. Burada önemli olan aşırıya kaçmadan, ürün ve hizmetlerinizle ilgili en fazla 10 -15 anahtar kelime eklemek.

Gördüğünüz gibi Google yüzlerce anahtar kelime önerse de ilk etapta sadece 7 anahtar kelime seçtim. Normalde sadece bu adım için bile saatler harcasam da başlangıç seviyesinde ki kullanıcılar için daha fazlasını anlatmam sanırım sadece kafa karıştırır. Bu nedenle Google’ın bize önerdiği kelimelerle yetiniyoruz.

Ve son adım. İlk kampanyamızı oluşturduk. Geriye sadece fatura bilgilerimizi girmek ve ödeme yöntemimizi seçmek kalıyor. Ardından Google çalışanları reklamlarımızı onay için inceleyecek, eğer her hangi bir Google Reklamcılık Politikasını çiğnemiyorsak, reklamlarımız onaylanacak ve yayınlanmaya başlayacak.

3. Hesap Kurulumu, Faturalandırma ve Ödeme Yönetimi

Faturalandırma adresinizin bulunduğu ülkeyi seçmenizin ardından karşınıza çıkan sayfada hesap türünüzü, adres ve iletişim bilgilerinizi doldurmanız gereken bir form çıkacak. Bu forma bilgilerinizi eksiksiz girdiğinizden emin olun.

Ödeme Yönetimi

Google size iki farklı ödeme yönetimi sunuyor.

1. Otomatik Ödeme

Otomatik Ödemeyi seçtiğinizde kredi kartı bilgilerinizi girmeniz isteniyor. Kredi kartı bilgilerinizi girdiğinizde Google her ayın sonunda ya da belli bir limite ulaştığınızda (Örneğin 500 TL) otomatik olarak kredi kartınızdan tahsil ediyor.

2. Manuel Ödeme

Manuel ödemeyi seçtiğiniz Adwords hesabınıza havale/EFT ile para aktararak bakiyeniz doğrultusunda Google reklamlarınızı yayınlayabilirsiniz. Hesap bakiyeniz tükendiğinde otomatik olarak reklamlarınızın yayını hesabınıza tekrar bakiye yükleyene kadar durduruluyor. Bakiye yüklediğinizde ise reklamlarınız yayınlanmaya devam ediyor.

Burada karar tamamen size ait. Benim kişisel tavsiyem kredi kartınız varsa otomatik ödemeyi kullanmanız yönünde.

Ve mutlu son! : ) İlk reklam kampanyamızı oluşturuk.

Kafanızı karıştırmamak adına, fazla detaya girmeden temel düzeyde ilk Google Adwords reklam kampanyanızı nasıl oluşturacağınızı anlatmaya çalıştım. Aklınıza takılan konularda aşağıdaki yorum alanından sorunuzu paylaşabilirsiniz.

Yazamının diğer kişilere de faydalı olacağını düşünüyorsanız Twitter, Facebook, Linkedin gibi sosyal medya profillerinizde paylaşmayı ihmal etmeyiniz. : )