Artık toplumdaki bütün insanlar telefonu açtıktan sonra ya “alo” yada “efendim” diyorlar.. Ancak bugün biz “alo”nun tarihçesini inceleyeceğiz.. Altta okuduklarınızdan sonra belki de alo demekten vazgeçer, efendim demeye başlarsınız Belki de bu hikayeyi duygusal bularak kullanmaya devam edebilirsiniz. Beni sorarsanız, ben duygusal bulup “alo” demeye devam edenlerdenim..
“Alo” sözcüğü aslında Allessandra Lolita Oswaldo isimli kişinin kısaltılmış adıdır.. Bunu bilmiyordunuz sanırım
Peki, neden bir başkasının değil de Allessandra Lolita Oswaldo’nun ismi?
Telefonu icat eden Graham Bell, ilk hattı sevgilisinin evine çekmiş.. Atölyesinde telefon çalınca arayanın Allessandra Lolita Oswaldo’dan başkası olamayacağını bildiğinden Graham Bell, telefonu açar açmaz “Allessandra Lolita Oswaldo” diyormuş.. Bell, zamanla sevgilisine, adını kısaltarak hitap etmeye başlamış ve telefonu her açışında onu “Ale Lolos” diye karşılamış.. Çalışmaları uzadıkça Bell, sevgilisinin adını daha da kısaltmış ve öne iki heceli bir ad bulmuş: “Alo!”
Allessandra Lolita Oswaldo, geliştirip, tüm kente yaymaya çalıştığı telefondan başka bir şey düşünmeyen sevgilisinin bitmek tükenmek bilmeyen deneylerinden rahatsız olmaya başlayıncaGraham Bell’i telefonuyla baş başa bırakıp onu terk etmiş.. Yaşlı Bell, sevgilisinin bir gün onu arayacağı umuduyla telefonun başından ayrılmamış.. Kentte çekilen telefon hatlarının sayısı da giderek artmaya başlamış.. Bell’i artık başka kişileri de arıyordu.. Fakat o, telefonun her çalışında kendisini sevgilisinin aradığını sanarak telefonunu “Alo” diyerek açıyor ve herkes “Alo” diyordu..
O günlerde hemen herkes telefonu açtıklarında Alexander Graham Bell’in anısına saygı olarak “Alo” demeye başladı.
Bugün hepimizin kullandığı “Alo” sözcüğü işte buradan geliyor..