Aşk tarifi mümkün olmayan bir hasret, dayanılmaz bir acı, cennet müjdesi gibi bir sevinç dilimiz ayrı tatları aynı anda alamaz ama yüreğimiz ayrı hisleri aynı anda hissedebiliyor ve bunu hissettiren tek manevi etken Aşk’tır.
İnsanoğlu Adem ile Havva’dan beri Aşk’ı yaşamış ama adını soranlara tarif edememiştir. “Aşk” bazılarına hep mutluluğu, bazılarına ise hep acıyı tattırır ama nedendir bilinmez istediğine ulaştığın zaman aşk ulaşamayıp acı çekmek kadar insana haz vermiyor.
Aşk acıdan fazlasınıda verir bazen, kimi yürekler nasırlaşmıştır kaldırır acıyı kimide virane sokaklara hapseder kendini Ferhatlar, Şirinler, Leylalar, Mecnunlar, Keremler, Aslılar hep bir aşk öyküsünün kahramanlarıdır. Kimsenin adını koyamadığı bu yürek işine ne acılar, ne hüzünler eklenmiştir.
Bazen haykırırsın kader banada güler mi ? diye sonrada bende nerde o şans deyip yine kendi kendini bastırırsın, karşılıksız aşklardır insana acı çektiren, şarkı yazdıran, şiir söyleten ama artık bu adı konamaz tarifi edilemez halk adında sevdaya kara leke vurdular. Maddiyat giren yerde samimiyetin kalmadığı gibi aşkada giren maddiyat aşkıda bırakmadı.
Samimi duyguların, kara sevdaların yerini 3 kuruş için namusunu, şerefini satma dönemi başladı bazen diyorum kendime mecnun görse halimize ağlardı. Çıkar ilişkileri ne yazıkki sevda türkülerinin yazılmasını, yürek yangını şiirlerin mısralara dökülmesini de engellemiş dibe vurmuş oldu.
Bizde bu kirli Dünya’da gerçek aşkı arar olduk, samimiyetine güvenip sevdamızı dışa vurduklarımızda tıpkı bir mum gibi üflediler… SÖNDÜK….
Yalansız, Dolansız, Çıkarsız Sevdalar Yürekten Aşk ve Mutluluklar Diliyorum…
Gökhan KARAOĞLU